Aralık 13, 2011

İNSANIN ACİZLİĞİ


İNSANIN ACİZLİĞİ

            Sevgili müminler !
            İnsanın doğarken nekadar zavallı bir varlık olduğu hepimizin malumudur.Doğduğunda,toplam ağırlığı üç kilogram kadar olan,konuşma yeteneğini henüz elde edemeyen,yürümekten mahrum bu zavallı varlığa eğer denilseydi kendi rızkını kendin temin et acaba sonuç ne olurdu ? Elbette sonuç bir felakettir.Çünkü bırakın insanın ilk doğuşta rızkını temin etmesini,anne-baba bebeğin emrine emade olmasına rağmen her yıl milyonlarca bebek yetersiz beslenmeden ölmektedir.İşte Allah,insanın bu acizliğini bildiği için,daha dünyaya gelir gelmez,ona rahmet çeşmelerini en güzel gıdayla ihsan etmektedir.Ve öyle bir gıda ki suni olarak yapılması mümkün değildir.
            İnsanın acizliği çocukluktan ölüme kadar devam etmektedir.Öyleki bazen bir mikrobun,bazen bir virüsün,bazen bir kazanın,bazen bir bakterinin musallat olması , onu rahatsız etmekte atmosferin hareketlerinden etkilenmekte,vucudu gayri iradi hastalıklardan rahatsızlık duymaktadır.
            İnsanın en büyük acizliği her gün dünya gemisinden  indirilen yaklaşık  50.000 kişinin ölümüdür.Nezaman nerede nasıl öleceğini bilmeyen insanın,ölümler karşısında bütün zevkleri yok olmaktadır.Annesini,babsını,kardeşini,eşini kaybeden insanı, teselli ne edebilir? İnançsızlık gırdabında boğuşan insanların ölüm karşısındaki ahları çok manıdardır.Çocuğunu kaybedince,”şevki yok”diye şiir yazanlar,”Yaş otuz beş gitti yolun yarısı”diyip hemen arkadan vefat edenler,”Bir merhalede Karacaahmet görünür”diyenler hep bu acziyetin iniltilerini seslendirirler.İşte böyle aciz varlığa Allah çağlar ötesinden beri şöyle seslenmektedir:”Siz ölü iken sizi dirilten Allah’ı nasıl inkar edersiniz.Sonra sizi öldürecek,tekrar sizi diriltecek ve sonunda O’na döndürüleceksiniz.”[1] Bu ayetle insanın hayatının manası ortaya çıkmakta,ölüm sonrasında da herşeye sözü geçen,gücü yeten bir Yaratıcı’nın varlığını idrak etmekte ve gidenlerin yok olmadığına inancı pekişmektedir.”Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin gerçekten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız.”[2] Ayetiyle bu inanç pekiştirilmektedir.Böylece insan ölümün,yokluk değil,hiç oluş değil,sadece hayatın değişik bir şekli olduğunu anlamakta gidenleri güzellikle uğurlamakta,doğanlara hoşgeldin diyebilmektedir.
            İnsan gücsüz biyolojik yapısına rağmen ihtiyaçları sonsuzdur.Eğer fiziki gücüyle ihtiyaçları arasında bir kıyas yapılsa,görülecektir ki, insanın kuvveti,iktidarı ile yetişebileceği kadardır.Arzu ve istekleri ise hayalinin gidebileceği sonsuzluktadır.Sınırlı ömründe dünyayı kazanacak mutlu olmaya çalışacak,evlenecek iş kuracak v.s.Bütün bu ihtiyaçlar Allah’ın yardımıyla kolaylaşırken,tek başına materyalist mantıkla çok çok güçleşmektedir.”Yeryüzünü insana boyun eğdiren,yerin üzerinde dolaştıran.Rızkını yerkürede kendisine veren”[3] hep Allah olduğu gibi,o rızkı temin etmek için “İnsanı yaratan,işitme duygusu,gözleri kalpleri anlama duygusunu”veren de yine Allah’tır.Yeryüzü insan  için,adeta bir döşek gibi yaratılmıştır.Gökyüzü atmosferden gelen zararlı ışık ve yağmurlar için adeta bir filtredir.Yerkürede hayatın devamı için gökten yağmurlar yağdırılmış,yetişen milyonlarca tür varlık insanın emrine emade kılınmıştır.[4] Bütün bu nimetler içinde insanın payi, hiçtir.
            Sevgili müminler !
            En mükemmel şekilde yaratılan insanın vucut makinası da çok mükemmeldir.O’nu Yaratan “en güzel şekilde yaratmıştır.”[5] İnsan bu mükemmel sistemde yine hiç hükmündedir.Besinler sadece çiğnenmekte,mideye gittikten sonra Allah’ın kurduğu bu mükemmel sistem her hücreye gerekli hizmeti götürmekte ve hiç bir aksaklık görülmemektedir.İnsan dışardan sisteme bazen müdehaleler de bulunmakta bunun dışında bir etkisi olmamaktadır.Düşünmeliyiz ki,bunca varlık bize hizmet sunarken,hiç biri bizi tanımamaktadır.Bunları bize hizmet ettiren elbette birisi vardır ki,O’da Allah’dır.İşte bu kadar zavallı varlığa,sayılamayacak nimet sunan Allah’ın elbetteki bizden bir takım talepleri de olacaktır.O’da nimetlere karşı dolaylı şükür olan ibadetlerimizdir.
           
            Nemutlu kendi acziyetini idrak edebilip,Yüceler Yücesi Rabbine secde edebilip O’na karşı görevlerini ifa edebilenlere !


[1] Kuran,Bakara,2/28
[2] Kuran,Müminun,23/115
[3] Kuran,Mülk,67/15-23
[4] Kuran,Bakara2/22
[5] Kuran,Tin,95/5