Aralık 13, 2011

İSLAM VE DÜNYA İLİŞKİSİ


İSLAM VE DÜNYA İLİŞKİSİ

          İslam dini her konuda olduğu gibi dünya-ahiret dengesini de itidalli bir şekilde tanımlayıp ne dünyadan elini ayağını çekmeyi tasvip etmiş , ne de dünyaya bütün benliğiyle yönelmeyi uygun görmemiştir.Dinimiz "İşlerin hayırlısı ortasıdır."kuralı gereğince bu konuda orta yolu önermiştir.
          Öncelikle bilmemiz gereken şudur ki , islam anlayışında dünyada herşey insan içindir.Kuranın veciz uslubuyla "Göklerde ve yerde bulunan her şey insanın emrine amade kılınmıştır."Her şey kendisi için yaratılan insanın bu dünyadaki görevi ne olacaktır?Üzerinde durulması gereken en önemli husus budur. 
          İnsanın bu dünyada yaratılış sebebi Allah'a kul olmaktır.[1]Ancak buradaki kulluk görevini sadece seccadenin üzerinde oturup namaz kılmak , tesbih çekmek olarak görmemek lazımdır.Zira"Yeryüzünün varisi"olan insanın imandan sonra yararlı işler yapması yine kuran'ın emridir.Diğer bir ifadeyle insan bu dünya da  sadece ibadet yapmayacak,bilakis bütün faaliyetlerini ibadet anlayışıyla yapacaktır.Bunu bir misalle açmak mümkündür.Ticaret yapma,üretimde bulunma iktisadi  faaliyettir.Ticareti doğru olarak yapma,üretimi hilesiz olarak üretme ise ibadettir.
Böyle davranıldığı taktirde insan,bütün faaliyetlerinde daha da üretken olacaktır.Öyleyse dünyada Alah’ın bir kulu olan insanın dünyadaki görevi ne olmalıdır?Kuran-ı Kerim bu soruya şöyle cevap vermektedir:"Allahın sana verdiği imkanlarla ahiretini gözet.Dünyadaki payını unutma.Allah sana iyilik yaptığı gibi sende insanlara iyilik yap.Yeryüzünde anarşi çıkarma doğrusu Allah bozguncuları sevmez."[2]Görüldüğü gibi Kuran'ın insana bu konuda koyduğu prensip,dünya ahiret dengesidir.İslam dini bu ideal ölçüyü,her gün kılınan beş vakit namazın arkasında yapılan dua ile şu şekilde sistemleştirmiştir:"İnsanlardan bazıları Allahım bize dünyada iyilik ver."derler.Onların ahiretten bir nasipleri yoktur.bazılarıda"Allahım bize dünyada da ahirette de iyilik ver ve bizi cehennem ateşin den koru"derler.İşte bunlar yaptıklarının mükafatlarını görecekler ve gerçekten de kurtuluşa ereceklerdir.[3]Hz Peygamber de günümüz müslümanlarının bu konudaki duyarsızlığını irdelercesine "Dünyası için ahiretini,ahireti için dünyasını terkeden kimse hayırlınız değildir.Sizin hayırlınız,her ikisi için de çalışanınızdır.Dünya ahirete ulaştıran bir araçtır.İnsanlara yük olmayınız."buyurur.
          Bütün dinler yalnız uhrevi hayatı gaye edinmiş ve hakiki dindarlığa dünyayı terketmekle erileceğine telkin etmiş iken,yalnız islam dini dünya ile ahiret arasında dengeli ve ahenkli bir birlik kurmuştur.Dünyayı ahiretin bir tarlası sayarak ahiret saadetini de dünyada kazanılan ve o sayede elde edilen bir nimet olduğu inancına dayandırmıştır.

            İslam dini üretim faktörleri arasında en önemli paya sahip olan emeği kutsal olarak telakki edip "Kişi için ancak çalıştığı vardır."[4]prensibini getirmiştir.Hz peygamber de emeğin üstünlüğüne işaretle şöyle buyurmuştur:"Hiç kimse kendi elinin emeğinin mahsülünden daha hayırlı bir şey yememiştir.[5]      Bir hırka bir lokma anlayışıyla dünyada kaderci bir teslimiyetle yaşama anlayışı islami değildir.İslamiyet müntesiplerine aksiyon vererek onları dünyayı imar etme, maddi ve manevi yükselme hususunda motive etmektedir.İslamın enönemli ibadetlerinden olan cuma namazını kılar kılmaz  müslümanların yeryüzünde rızıkları peşlerinde emek harcamaları Kuranda şöyle açıklanır:”Namaz bitince yeryüzüne dağılın ve Allahın lutfundan rızkınızı arayın”6Sevgili Peygamberimiz ise müslümanın her geçen gün daha da yükselmesini telkin ederek”İki günü birbirine eşit olan zarardadır.”7buyurmuştur.İslamın bu ana prensipleri ışığında denilebilir ki,dünyanın imari, yer altı ve yer üstü kaynaklarının değerlendirilmesi ve bu kaynaklardan en yüksek ölçüde kamunun yararlana bilmesi,fertleri arasında sevgi ve karşılıklı güven ortamının bulunduğu inançlı bir toplumda  mümkündür.İnançsız toplumların sağlıklı kalkınıp mutlu bir dünyaya sahip olmaları mümkün değildir.

          Sözlerin en güzeli Peygamberimizin hadisiyle konuyu özetlemek mümkündür.”Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışınız.”


[1] Kuran-ı Kerim,Tur,29/.26
[2] Kuran-ı Kerim,Kasas29/.77
[3] Kuran-ı Kerim,Bakara,2/.201-202
[4] Kuran-ı Kerim,Necmn-,53/.39-40
[5] Buhari,Buyu:15
6 Kuran-ı Kerim,Cuma,62/10

7 Keşfül-Hafa,h.2406