Aralık 13, 2011

İSLAMDA AİLE



İSLAMDA AİLE

            Muhterem müminler !
            Dünyada bütün varlıklar karşıt cins olrak yaratılmışlardır.Nerede bir canlı varsa,mutlaka karşıtı da vardır.Bu genel kural canlıların en küçüğünden en büyüğüne kadar heryerde gözlemlenmektedir.Kuran-ı Kerimde de Allah şöyle buyurmaktadır:”Ey insanlar !Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık…”[1]
            İlk insan Hz.Adem’in yaratılmasının hemen ardından Havva validemiz yaratılmış,ilahi emirle Hz.Adem’le Havva validemiz evlenmişlerdir.Daha sonra insanlık asırlardan beri aynı müesseseyi kurmuş ve yaşatagelmişlerdir.Diğer bir ifadeyle insanlığın tarihi kadar geçmişi olan aile,insanla  yaşıttır.
            Aile, insanların huzur yuvasıdır.Huzurlu dengeli insanlar ancak aile müessesesinden yetişebilmektedir.Toplumun problemli,huzursuz,insanları ise,genellikle ailesi parçalanmış,anne-baba arasında sıkıntılar olan çocuklardan oluşmaktadır.Bu durum ailenin önemini anlatan en önemli unsurdur.
            Aile toplumun temel çekirdeğini oluşturmaktadır.Aileleri sağlam olan milletlerin kendileri de sağlam,aileleri bozulan toplumlar ise yıkılmaya mahkumdur.Toplumu bir binaya benzetirsek,aileler o binanın taş ve tuğlaları konumundadır.Bu münasebetle nesillerin ilk terbiye ocağı olan aile yuvalarının sağlam esaslara bağlı olarak kurulması,herşeyden önce gelmektedir.
            İmalathaneler ürettikleri mamülün kalitesiyle ölçülür.Aile ocağının sağlamlığı da,yetiştirdiği çocukların maddi ve manevi eğitimlerinin dengeli ve sağlamlığıyla anlaşılabilir.Asaletin evlilik denkliğinde önemli bir yerinin olması,ailenin nedenli önemli olduğunun en güzel göstergesidir.
            “Yuvayı kuran dişi kuştur.”atasözünde de anlatıldığı gibi,ailede kadın çok önemli bir fonksiyona sahiptpr.Unutmamak gerekir ki,büyük zatların herbirini,asil ve dindar anneler doğurmuşlardır.Kadınlarla malı, asaleti,güzelliği ve dini için evlenileceğini belirten Hz.Peygamber,”Sen dindar olanını seç ki,mutlu olasın.”[2] buyurmuşlardır.Başka bir hadislerinde de,sadece güzellik ve zenginliğin zararları dile getirilmiş,her iki hususun da kadını şımartabileceğine işaret olunmuştur.Dindar olan, burnu kesik,kulağı delik,siyah tenli bir cariyenin,dindar olmayan hür bir kadından daha üstün olacağını bildirmişlerdir.[3]
            Dinimiz ailenin kuruluşunu teşvik ederken,onu meşru nikah şartına bağlamaktadır.Veda hutbesinde,”Kadınları Allah’a söz vererek aldınız.”buyuran peygamberimiz bir başka hadislerinde “Nikaha rağbet ediniz,çoğalınız.Ben kıyamet günü sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı iftihar edeceğim.Nikah benim sünnetimdir.Kim benim sünnetimi terkederse bizden değildir.”[4] buyurmuşlardır.Nikahsız beraberlik ise, asla caiz görülmemektedir.Diğer yandan nesebi belirsiz nesillerin,dinin korunmasının emrettiği “Neslin korunması”ilkesiyle çelişki arzettiği bir gerçektir.Günümüz avrupasında gençliğin her türlü ahlaksızlıkta yok olmasının kökeninde,her doğan 100 çocuğun 70’şinin gayri meşru çocuk olması,en önemli etkenlerdendir.Babası belli olmayan,yetiştirme yurtlarında şefkatten ve sevgiden uzak olarak büyüyen gençlik,insanı insan yapan bir çok meziyetten de uzak kalmakadır.Böylece fizikçe olgunlaşan,ruhen sıkıntılı ve sığ düşünceli insanlar topluma sıkıntı oluşturmaktadır.
            Sevgili müminler !
            İslamda evliliğin gayesi,insan neslinin devamını sağlamak içindir.Şehvetin teskini ve diğer nimetler ise,Allah’ın insanlara verdiği bir ücrettir.İnsanlar görünen bu nimetlere medfun olup evlenmekte ve böylece yaratılışın gayesi tecelli etmektedir.
            İslamın emrettiği aile düzeninde,eşler arasındaki ilişki,ekonomik çıkar,birbirinden karşılıklı istifadenin ötesinde ,ahirete kadar uzanan sınırsız bir beraberliktir.  ”Kişi sevdiğiyle beraberdir.”kaidesi gereğince sevgililer ahiret hayatında da beraber olacak,hayat arkadaşlığı hayatın devamıyla beraber daim olacaktır.Diğer yandan ailenin meyvesi olan çocuklar “Tükenmez bir hazine olarak”müjdelenmekte ve aile yuvası dünya-ahiret mutluluğunun kaynağı olarak takdim olunmaktadır.[5]
            Aileyi ticari beraberlik,heveslerin tatmin aracı anlayışı, meteryalist bir anlayıştır.Bu düşünce, aile müessesini felç etmiş ve her 100 ailenin yaklaşık 33’ünün ayrılması sonucunu doğurmuştur.Böylece gayri meşru beraberlik bu ülkelerde yayılmış ve manevi değerler alt üst olmuştur.
            Eşler birbirini tamamlayan bir elmanın yarım parçalarıdır.Allah’ın buyurduğu gibi,”Birbirlerini örten elbiselerdir.”[6] Birbirlerinin huzur kaynakları,sukunet vasıtalarıdır.İnsanlar evlilikle duygularının esaretinden kurtulup,sevgi ve şefkat yoluna girmektedirler.Sorumluluk anlayışı anne-baba olunca daha da olgunlaşmaktadır.İnsanda duygunun yerini mantık ve sağduyu olmaktadır.Egoist,menfaatcı,bencil duygular yok olmakta veya hafiflemektedir.Değergamlık,hoşgörü,sevgi,saygı duyguları insanlarda egemen hale gelmektedir.Ailelere huzur,eşlerin birbirlerine sonsuz arkadaş  inancıyla bakmalarıyla mümkündür.Sözlerimi aile kurmanın ve birlikteliğin sırrını açıklayan bir ayetle bitiriyorum:”Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet oluşturması,Allah’ın varlığının delillerindendir.Doğrusu bunda,iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.”[7] 

            Nemutlu! Sonsuz arkadaşlarıyla iyi geçinebilenlere !


[1] Kuran;Hucurat,49/13
[2] İbn Mace;Nikah:6
[3] Tirmizi,Nikah:4
[4] İbn Mace,Nikah:1
[5] Müslim;Vasiyye:14
[6] Kuran;Bakara;2/187
[7] Kuran;Rum,30/21