Aralık 13, 2011

İSTANBUL’UN FETHİ


İSTANBUL’UN FETHİ

            Ey peygamber övgüsüne nail olmuş mübarek neslin torunları !
            Miraçla beraber ümmetinin gelecekteki icraatlarını gören peygamberimiz,gaybi haberlerden birisi olan hadis-i şeriflerin de şöyle buyururlardı:”Kostantiniyye (İstanbul)mutlaka fetholunacaktır.O’nu fetheden kumandan ne güzel kumandan, O’nu fetheden asker ne güzel askerdir.”[1]
            1055 yılında Bağdat’ta hilafeti Büveyhi’lerin sultasından kurtaran türkler,bundan sonra bütün fetihlerini islam davası için yapmışlardı.Bir tek gayeleri vardı.O’da islamın üstünlüğünü her yerde duyurmak ve bu uğurda ya şehit veya gazi olmaktı.Daha sonra Malazgirt meydan muharebesinde bütün müslümanların duasını alan türkler bu aşkı daima zinde tutmuşlardı.Haçlı seferlerinde binlerce haçlı sürüsüne karşı durarak Anadolu’nun hemen her karış toprağını şehit kanlarıyla sulamışlardı.Böylece bu topraklar,bu büyük bedelle kazanılmış oluyordu.Merhum Akif bu konuyu işaretle şöyle diyordu:”Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.Sen şehit oğlu şehitsin incitme yazıktır atanı.Verme dünyaları alsanda bu cennet vatanı.”
            Sevgili kardeşlerim !
            İstanbul’u fethedip,peygamberimizin yukarda bahsettiğimiz methü senasına nail olabilmek için islam tarihi boyunca bir çok kişi bu yola başkoymuştu.Peygamberimiz’i Medine’de misafir eden Eyüp Sultan’da bunların arasındaydı.Yaşı seksen olmasına rağmen bu şerefe ulaşmak için binbir türlü zahmetle İstanbul’a kadar gelip burada vefat etmişlerdi.
            Daha beşikteyken Hacı Bayram Veli tarafından İstanbul’u fethedeceği müjdelenen Sultan Fatih, 21 yaşına girdiğinde ilmen,fikren kendini yetiştirmiş,ileri görüşlü,azimli kararlı ve planlı bir padişah olmuşlardı.Hedefine adım adım ilerlemek suretiyle Rumeli Hisarı’nı yaptırmış bundan vazgeçmesini söyleyen Bizans Elçisi’ne,”Benim kudretimin eriştiği yere kralınızın hayali dahi yetişemez.”diyerek reddetmişti.
            6 Nisan 1453 Cuma günü kılınan Cuma namazından sonra muhasara başladı.53 gün süren muhasara esnasında alimler cihat ayetlerini okuyor,tekbir ve tehlillerle askerler teşci ediliyordu.Fetih esnasında biraz gecikme olmuştu.Fakat Fatih asla kararsızlık göstermiyor “Ya ben İstanbul’u alırım,ya İstanbul beni.” Demek suretiyle mutlak kararlılık gösteriyordu.
            Değerli müminler !
            Fatihin askerleri de aynı asil ruhun ve sistemin parçalarıydılar.Onlarda “ne güzel asker”övgüsüne nail olabilmek gayesiyle yılmadan usanmadan çarpışıyorlardı.Anadolu’nun bağrından kopup buraya kadar gelen bu abide şahisyetlerden biri olan Ulubatlı Hasan padişahın karşısına çıkıp:”Padişahım siz beni arka saflara vermişsiniz.Oysaki ben ön saflarda savaşmak istiyorum.”diyordu.Her biri bu muhasarada birer Ulubatlı olmuş,bu kutsal davaya gönül vermişlerdi.
            Sonuçta sultan Fatih 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul’u fethetmişlerdi. Ancak O büyük başarısı karşısında mağrur değil mütevaziydi.Etrafında nümayiş yapan insanların “Padişahım çok yaşa”iltifatları karşısında “Allah’a şükürler olsun.”diyerek asıl başarının kaynağını gösteriyordu.Onurları kırılan,daha önce ki istilalarda kendilerine zulmedilen bizanslılara da müşfik davranan Fatih,herkesin inancında ve işinde hür olduğunu söylüyordu.Bizansın ilim ve fikir adamlarının İstanbulda kalması için onların gönlünü alıyor,şehrin imar ve ilimle mücehhez olmasını sağlıyordu.
            Sevgili kardeşlerim !
            İstanbulun fethinde,ilim,teknik,cesaret,feraset sentezi oluşmuştu.Büyük bir idealle yola çıkılmış,Bizans’ın üstün silah gücüne,güçlü toplarla çıkılmıştı.Karadan gemiler Haliç’e indirilmişti.Kükreyen insanlar kabına sığmaz hale gelmiş,muhasara uzamasına rağmen başarıya olan inanç kaybolmamıştı. Onların ilham kaynağı,Bedir,Hendek ve daha nice başarıyla sonuçlanan islam fetihleriydi.Yine onların ilham kaynağı “Gevşemeyin,üzülmeyin.Eğer gerçek müminler iseniz en üstün sizlersiniz”[2]  ayeti kerimesiydi.
            Değerli kardeşlerim !
            Dedelerimizin inşa ettiği medeniyette,kazandıkları her fetihte,icra ettikleri adalette,oluşturdukları birlikte görülen diriltici ruh islamdı.Bizim her başarımızın sırrı islam,her çöküntümüzün sebebi de islamdan uzak kalmaktır. Bu güzel ve eşsiz başarının yıldönümünde,Allah’dan nesillerimize milli ve manevi duygularla mücehhez olmalarını niyaz eder,şanlı ecdadımıza rahmet dileriz.

            Nemutlu bu asil ruhlarla bütünleşebilenlere !


[1] Müsned,4:335
[2] Kuran,Ali İmran,3/139