Nisan 16, 2012

EZANLAR

EZANLAR
                Muhterem Müminler !
                Onbeş asırdan beri,dünyanın herbir yanında,heran devam eden,dağında-ovasında,köyünde-kasabasında,şehrinde susmayan ilahi mesaj,ezandır.İslama çağrı ve zaman muhasebesini sağlayan ezan,asırlardan beri,ediplerin,şairlerin düşünürlerin hep ilham kaynağı olmuştur.Sesler onunla süslenmiş,mahalleler onunla şeref bulmuş,kalpler onunla uyanmış,kainat onunla huzur bulmuş,varlıklar onunla koro olmuştur.Bu kadar muhteşem tema,ancak Allah’ın kudretinin eseri olabilir.Fani varlıkların,aciz insanların böylesine kalıcı eserleri üretmesi sözkonusu değildir.
                Hz.peygamber Mekke’den Medine’ye hicret ettiklerinde ilk iş olarak cami yapılmış,daha sonra camide namaz vakitlerinin tesbiti için iştişareler yapılırken görülen bir rüyanın üzerine Rasulullah’ta ezanın lafızlarını rüyasında görmesiyle 15 haziran 622 yılında ezan kabul edilmiştir.Böylece asırlardır aynı cümlelerle okunan ezan,peygamberimizin onayıyla namaza çağrı,islamı bilmeyenlere tebliğ olarak devam edegelmiştir.[1]
                İnsanları mutluluğa erdirici inancın ancak,islam dini olduğunu müjdeleyen mübarek bir mesaj oln ezan,dinin özünü anlatan kutsal bir çağrıdır.Müminlerin dünya meşgalelerine daldıkları bir anda onları “Kurtuluşa geliniz.”nidalarıyla mabetlere davet eden bu mesaj,müslümanların bağımsızlığının sembolüdür.
                Onbeş asırdır bütün müslümanların özgürlük beratı olan ezan,bayrakla beraber islam toplumunun bağımsızlığını temsil eden ikili olmuştur.Başka bir ifadeyle emperyalistler bir yeri işgal ettiklerinde önce bayrağı indirip arkasından ezanları susturmaktadırlar.Yunanlıların Bursa işgalinde,Ulu Cami’ye çan takıp ezanı susturmaları bu tesbitin en belirgin örneğidir.
                Ezan, islam inancının anatemalarını ihtiva eden büyük manalarla doludur.Başta Allah’ın yüceliğini ifade eden tekbirlerle başlaması,sonra tevhidi ifade edip,Hz.peygamberin risaletini belirtmesi icmali imanın en güzel örneğidir.”Namaza geliniz,felalaha(kurtuluşa) geliniz.”lafızlarıyla,kurtuluşun ancak Allah’ın dininde olduğunun söylenmesi,ezanın ulvi manalarını taçlandırmaktadır.
                Ezan toplumların inanç brometrelerinin göstergesidir. Müslümanların olduğu yerde ezan vardır.İnancı olanın ezanı da mutlaka olacaktır.Ezanın olmadığı yerde inanç yoktur.Bugün Avrupa’nın dört bir yanında okunan ezanlar,üç buçuk milyon müslümanın varlığının alametidir.
                Onbeş asırdır müslümanların beldelerini süsleyen ezan islam ülkelerinin hakimiyet sembolüdür.İstiklal savaşımızın bitimiyle beraber ezanlar yeniden okunmaya başlamış ve bu tema bizim istiklal marşımıza da yansımıştır.Şair Mehmet Akif şöyleder:
                                “Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli:”
                                 Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli;
                                 Bu ezanlar ki;şehadetleri dinin temeli,
                                 Ebedi  yurumun üstünde benim inlemeli…”

                Şairlerin şiirlerine,ediplerin edebi eserlerine konu olan ezan,müslümanların şahsiyet oluşumunda en önemli etken olmuştur. Çocuklar dünyaya gelirken kulaklarına ezan okunmaktadır.Ruh dünyası ezanla şekillenen körpe dimağlar,zamanla minarelerin ihtişamı ve onlardan yükselen lahuti seslerin hoşnudluğuyla hayatlarını devam ettirirler.Ezanlarla büyüyen çocukların karakterinde,islam imanının derin izleri hep devam edegelmiştir.”Ezansız semtlerde”doğan,camiden,minareden,ezandan habersiz büyüyen genç nesiller hep öksüz,hep ruhlarında fırtınalar varolagelmiştir.
                Tarih boyunca,coğrafyanın müslümanlaşması ezanlarla olagelmiştir.Anadolu’yu, diğer diyarları fetheden akıncılar,gittikleri heryerde ezan sesi yoksa önce yüksek tepelerden ezan okuyorlardı.Zamanla fetholunan topraklarda ilk iş olarak camiler ve onun sembolleri olan minareler inşa edilyorlardı.[2] Tıpkı Hz.Peygamberin Mekke fethinde uyguladığı gibi,ilk iş olarak ezan okutuluyordu.
                Sevgili kardeşlerim !
                Böylesine kutsal bir metni okumanın ve dinlemenin de adapları vardır.Ezanı okuyan abdestli,yetişkin ve erkek olmalıdır.Dinleyenler onun lafızlarını tekrar etmelidirler.Ancak “Hayya ale’s-salah ve Hayya ale’l-felah”cümlelerinde “Lahahle vela kuvvete illabillah”denilmelidir.[3] Ezan,samimiyet ve huşu içerisinde dinlenilmelidir.Laubalilikten uzak durulmalıdır.Bu konuya işaret buyuran Allah şöyle buyururlar:”Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar.Bu davranış,onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır.[4] Sözlerimi Hz.Peygamberin ezanla ilgili tavsiyesiyle bitiriyorum:”Bir mümin ezanı işittiğinde:Ben de Allah’ın birliğini tasdik eder.Ondan başka ilah olmadığına,ortağı bulunmadığına  şehadet eder,Hz.Muhammed’in Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu kabul ederim.Ben de Allah’ın Allah’ı Rab,Muhammed’i peygamber,islamı din olarak kabul ettim derse,günahları affolunur.”[5]

                Nemutlu  ibadetlerinde samimi olabilenlere !


[1] Ebu Davut;Ezan,21
[2] Beyatlı,Yahya Kemal,Aziz İstanbul,s:121-122,ist,1985.
[3] El-Mevsilisi,Abdullah b.Mahmud b.mevduld,el-İhtiyar,s:150,İst,1984
[4] Kuran;Maide,5/58
[5] Tirmizi,Ezan:21