Nisan 16, 2012

TİCARİ ÖLÇÜLERİMİZ

TİCARİ ÖLÇÜLERİMİZ
                Sevgili kardeşlerim !
                Dinimiz insanın çalışıp çabalamasını,hemcinslerine yararlı işler yapmasını,her anını insanlara ve varlıklara hizmetle geçirmesini öğütlemiştir. Bu yönüyle bazı meslekler vardır ki,insanlara hizmette önemli vasıta olmaktadırlar.O meslekleri icra edenler,dünya da varlıklı duruma geldikleri gibi,ahirette de Allah’ın sevdiği kullar sınıfına dahil olmaktadırlar.Bu güzel mesleklerden biri de ticarettir.
                Tüccarlar insanlara yararı en çok olan insanlardır.Her bir fert,biyolojik ihtiyaçlarını bizzat kendisi temin edemez.Mutlaka birilerinin yardımına muhtaçtır.Tüccarlar ise,her bir malın bulunduğu çoğrafyayı bilfiil bularak mallarını temin etmekte,daha sonra toplumun hizmetine sunmaktadırlar.Böylece kendi kazanlarına kazanç katarlarken, toplumunda ihtiyaclarını  görürler.Verdikleri vergilerle de  ülke ekonomisine  katkıda bulunurlar.
                Böylesine güzel bir işi icra ederken acaba müminin ölçüleri ne olmalıdır ? Kıyamet gününde doğrularının peygamberlerle beraber olduğu [1] belirtilen tüccarların kriterleri şöylece açıklanmaktadır:
                “En temiz kazanç,o tüccarın kazancıdır ki,konuştuğunda yalan söylemez.Müşterilerine ihanet etmez.Vadini mutlaka yerine getirir.Sözünden asla dönmez.Satmak için aldığı malını daha ucuza almak gayesiyle kötülemez.Satarken daha fazla kazanayım düşüncesiyle malını olduğundan abartılı göstermez.Borçlarını zamanında öder.Parayı kullanma ve kazanç elde etme düşüncesiyle borcunu ertelemez.Alacaklarını tahsil ederken borçlusunu sıkıştırıp zarara sokmaz.”[2]
                Mümin insanın her bir fiili doğruluk üzere olmalıdır.Doğrunun yardımcısı Allah,yanlışın hasmı yine Allah’tır.Her hususta bizim rehberimiz olan Kuran’da Allah şöyle buyurmaktadır:”Ey iman edenler ! Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun.”[3] Bugün, doğruluk evrensel bir değer halini almıştır.Doğrulukla çalışan her bir sanayicinin ve tüccarın malı marka haline gelmekte,pazardaki payı yükselmektedir.Yalancı ve sahtekarların ürünleri ise zamanla piyasadan silinip gitmektedir.Malını iyi yapan,iyi pazarlayan tüccarlar ise kim olursa olsun kazanclarına kazanç katmakta,gün be gün büyüdükçe büyümektedirler.Günümüzde belirli ülke mallarının dünya çapında tutulması bu ilkeyi teyit eden en güzel örneklerdir.
                Dürüst çalışmanın aynı zamanda bir ibadet olduğunu belirten Hz peygamber (a.s) da şöyle buyurmaktadır:”Eğer bir insan çocukları için çalışıyorsa Allah yolundadır.Yaşlı anne-babası için çalışıyorsa yine Allah yolundadır.Ailesi için çalışıyorsa Allah yolundadır.”[4]
                Her hususta olduğu gibi yalancılık ticarette de şiddetle yasaklanmıştır.Yemin etmekten insanları sakındıran Hz peygamber (a.s) özellikle ticari alış verişlerde yemin edilmemesini şöyle öğütlemiştir:”Yemin malın sürümünü sağlarsa da,gerçekte kazancının bereketini giderir.” Aslında alıcı olmadığı halde,alıcıyla satıcı arasına girip,müşteriyi aldatmak için,malın fiyatını yükseltmek,yani müşteri kızıştırmak ta yasaklanmıştır.Hz peygamber böyle davranmayı tasvip etmemiş,alıcı vazgeçmedikçe araya girip başlamış bir alış verişi bozmaktan da sakındırmıştır.[5]
                Şahsi kazancının artması için piyasa oyunlarına girmek manasına gelen karaborsacılığı da yasaklayan Hz peygamber (a.s) yapılan işin günah olduğunu bildirip şöyle buyurmuşlardır:”Karaborsacılık yapan lanetlenmiştir.”[6]
                Sevgili kardeşlerim !
                “Yeryüzüne dağılıp dünya nimetlerinden istifade etmek Allah’ın emridir.”[7] Günümüzde global köy haline gelen dünyada içe kapanan insanların zamanla yok oldukları bir gerçektir.Dünyayla üretimini,pazarlamasını uyumlu hale getirenler ise,büyüyen,devleşen kurumlardır.Müslümanların hedefi dünyayla uyum olmalıdır.Markalaşma,aranan ürünleri piyasaya sürme ve aranır olma ticari ilkemiz haline gelmelidir.Büyüyüp infak etmenin,büyüdükçe tevazu sahibi olmanın erdemliğine sahip olunmalıdır.Tüccarın bu yönüne işaret eden Allah şöyle buyurmaktadır:”Onlar,ne ticaret,ne de alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan,namaz kılmak ve zekat vermekten alıkoymadığı insanlardır.Onlar kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.”[8]    
Dünya hırsına kapılmadan helalinden kazanıp ailemize temiz rızık,helal lokma yedirmeliyiz.Bu fani dünyada çocuklarımıza daha fazla servet kazandırma uğruna,kendi ahiretimizi yıkmamalıyız.Özümüz,sözümüz,ticaretimiz,sanatımız,ortaklığımız,dostluğmuz, arkadaşlığımız hep dürüstce olmalıdır.Ne dünyada ne de ahirette yüzümüz,asla kızarmamalıdır.Kazandığımız her kazancın helal olması ana ilkemiz olmalıdır.
               
                Nemutlu helal dairede yükselebilen ve ticaretini sürdürebilenlere !


[1] Darimi,Buyu:8
[2] Et-Tergip,2/586
[3] Kuran,Tevbe,9/119
[4] Buhari,Buyu:15
[5] Tirmizi,Buyu:65
[6] İbn Mace,Ticaret:6
[7] Kuran,Cuma,62/10
[8] Kuran,Nur,24/37