Nisan 16, 2012

CAMİ İNŞASI VE CAMİNİN ÖNEMİ


CAMİ İNŞASI VE CAMİNİN ÖNEMİ
                Muhterem müminler!
                Allah’ın kullarına ihsan ettiği sonsuz nimet ve lutuflardan biride,zenginlikdir.Servetini iyi yöneten ve sarfedilicek yerleri takdir etmeyi bilen bir mümin için hem dünyada hem de ahirette mutluluk kapıları açıktır.Umumun yararlandığı,hastane,okul,yol,çeşme,cami gibi kurumlar yaptırmak,”sadakayı cariye” diye tabir olunan,mekanlardır.
                Kuran-ı Kerim’de cami ve onun eş anlamlısı olan mescid kelimesi bir çok yerde geçmektedir.Cami onbeş yerde,mescid veya çoğulu olan mesacid de dokuz yerde geçmektedir.Aynı anlamda kullanılan diğer iki kelime de mihrap ve musalladır.
                Camiler islam şehircilik anlayışında yerleşim yerlerinin merkezini teşkil eden bir konumdadır.Cami etrafında bulunan yerleşim alanlarını manevi havasıyla süsleyen,onlara her dönemde sıkıntılı ortamlarda aydınlığa çıkaran kurumlardır.Gerçekten de islam sanat tarihine bakıldığında,müslüman devletlerin güç ve kuvetiyle doğru orantılı olarak yapılan camiler,dönemlerinin ruh dünyasını yansıtmaktadırlar.O mabetlerdeki zerafet ve ihtişam devletin medeniliği ve siyasi gücünü sembolize etmektir.
                İslam hicretle kurumsallaştığı gibi,camide hicretle beraber yapılmaya başlanmıştır.Rasulullah (a.s) hicret esnasında Medine’ye varmadan Beni Amr b. Avf yurdu’nda ilk mescidin inşasını tavsiye etmiş ve ilk olarak buraya cami yapılmıştır.Daha sonra arsasını satın alarak günümüzdeki Mescid-i Nebevi’yi yaptırtmıştır.Bu mabedin yapılmasında kendileri bil fiil çalışmış ve emek sarfetmişlerdir.Sahabilerin israrlı mani olmalarına rağmen o bunu dinlemeyip yedi ay süren inşaatında çalışmıştır.[1]Kuran’ın teoriğini,kendi hayatında uygulayan peygamberimizin bu konudaki rehberi şu ayet olmuştur.”Allah’ın mescidlerini sadece,Allah’a ve ahiret gününe inanan,namaz kılan,zekat veren  ve ancak Allah’tan korkan kimseler onarır.İşte onlar,doğru yolda bulunanlardan olabilirler.[2]
                Camiler ve onlarla özdeşleşen minareler yeryüzünün tevhid mühürleridir.İmansız gönüller gibi,mabetsiz yerlerde manen ölüdürler.Hz peygamber (a.s)’ın  Medine’ye gelir gelmez daha yoldayken mescid yapmaya  önder olması bunun önemini gösteren en güzel göstergedir.
                Sevgili kardeşlerim!
                Camilerin maddi ve manevi olarak iki türlü ihyası vardır.Manevi ihyası buralarda,”Allah’ın zikrolunması,sabah-akşam tesbih edilen namaz kılınan evler…[3] olmasıdır.Camilerde luzumsuz konuşmalardan sakınılmasıdır.Nitekim peygamberimiz devesi kaybolan birinin camiye girip onu sormasını hoşgörmemiş ve mescitlerin ibadet yeri olduğunu ima etmişlerdir.[4]
                Camiler aynı zamanda ilim meclislerinin oluştuğu irfan yuvalarıdır.Öncelikle haftanın her cumasında,camiye gelen insanlar,hatip tarafından bir saata yaklaşan dini merkezli konuşmalarla aydınlanırlar.Beş vakit namazın öncesi ve sonrasında yine aynı şekilde,yapılan sohbetler yine bir ilim faliyetidir.
                Asrı saadete baktığımızda,caminin ilim yönünün oldukça ağır bastığını görürüz.Hz.Peygamber, bir gün mescide girdiğinde,bir yanda ilimle,diğer yanda da dua ve zikirle meşgul olanlar vardı.O, ilimle meşgul olanların yanına oturup “Ben öğretici olarak gönderildim buyurdu.”[5] Diğer yandan Mescid-i Nebevi’nin hemen arkasında 400 kişinin barındığı Suffe ashabının varlığı ilme verilen önemi anlatmaya kafidir.Peygamberimiz burada ilimle meşgul olan sahabilerin maişetini temin ediyor ve onların ihtiyacını karşılamaya çalışıyordu.İslami cami geleneğinde,camilerin etrafında medreselerin oluşu aynı geleneğin sürdürülmesidir.
                Camiler toplumun birlik ruhunu oluşturan merkezlerdir. Cumalarda,bayramlarda,teravihlerde,günde beş vakit namazlarda sadece Allah rızası için bir araya gelen insanların kaynaştığı mekanlardır.Bu kaynaşma ve sosyal boyutuyladır ki,Hz.Peygamber cemaatla namaz kılmayı sünnet olarak belirtilmiş ve cemaatla namazı,ferdi namazdan 27 derece daha sevap olduğunu [6] buyurmuşlardır.Mesailerinin büyük bir bölümünü işinde,evinde geçiren insanlar,camilere gelerek sohbet etme,ruhlarını yorgunluktan arındırma yolunu, camilerde bulmuşlardır.
                Camiler,müminlerin ruh dünyalarının şekli yansımasıdır.Müminler kendi evlerinin konfor ve güzelliğinden daha güzelini camilerde yapmalıdırlar.Yedi organlarıyla secde etikleri cami alanlarını temiz tutmalıdırlar.Halkın teberrularıyla ayakta olan maneviyat abidelerini,mahzun bırakmamalıdırlar.
İslamın kendisiyle,atalarımızn fedakarlığıyla,abideleşen salatin camilerini ve kendi mahalli camilerini ihya etmelidirler.
                Sözlerimi en güzel ifade olan bir ayetle bitiriyorum:”Allah şüphesiz ki,müminlerin mal ve canlarını,cennet karşılığı satın almıştır.”[7]

                Nemutlu Allah’ı hatırlatan mabetleri maddi ve manevi ihya edebilenlere !


[1]TDV,İslam ansikpedisi,Cami mad.7/46 
[2] Kuran Tevbe 9/18
[3] Kuran; Nur 24/36
[4] İbn Mace;Mesacid:11
[5] İbn Mace;Mukaddime:17
[6] Nesai;İmamet:50
[7] Kuran-Tevbe:6/111