Aralık 13, 2011

İSRAF


İSRAF

            Sevgili Müminler !
            Meşru sınırlar içerisinde kazanılan servetin ancak meşru bir şekilde kullanılması ve tüketilmesi islam dininde,insanlara öğütlenen önemli bir vecibedir.Mümin helal malından Allah’ın ve peygamberin koyduğu ölçülere göre harcayabilmelidir.İslam dini her konuda olduğu gibi tüketim konusunda da şu ölçüyü koymuştur:”Yiyiniz ,içiniz.İsraf etmeyiniz.Allah israf edenleri sevmez.”[1]
İnsanların otokontrol anlayışıyla hayatlarını sürdürmeleri ve Allah’ın ihsan ettiği herşeyi dengeli harcamaları dinimizin tavsiyelerindendir.Milletlerin yok olmasının sebepleri arasında ölçüsüz yaşama önemli bir etkiye sahiptir.Kişi öncelikle kendinden başlayarak,Allah’ın verdiği sağlığı ve diğer nimetleri yerli yerince kullanmaya itina göstermelidir.Elimizdeki herşey Yaratıcı tarafından emanet olarak verildiğine göre,emanete ihanet etmemek müminlerin vasıflarından biri olduğunu gözönünde bulundurmak zorundayız.Diğer taraftan Allah’ın Hakim ismi kainattaki hiçbir şeyde israfa mahal bırakmamaktadır.İnsan,Allah’ın kendisine verdiği nimetleri yerli yerince kullanmadığında,öncelikle dünyada huzur bulamayacaktır.Birçok sıkıntılara maruz kalacaktır. Gençliğini,sağlığını israfla kullananların ah vahlarını,hastahanelerde ve diğer yerlerde duymak mümkündür.Müsrif insan kendisine verilen nimetleri,aksi istikamette kullanarak insaniyetten çıkmaktadır.Eski yunan ve roma medeniyetlerinde olduğu gibi,şehvet makinası insanlar ortaya çıkmakta,sırf arzuları için yaşayan aşağılık varlıklar oluşmaktadır.Günümüz dünyasında da zaman zaman bunun yansımaları olarak,üretenleri üstün,tüketenleri kötü görme anlayışı,aynı çarpık zihniyetin ürünleridir.
Kaynakların lüks tüketime yönlendirilmesi toplumun sosyal dengesini bozan bir unsurdur.Müsriflerin yöneldiği lüks mallar için bir yandan ülke dövizleri dışarıya çıkmakta,diğer yandanda fakir kesimin haset duyguları gittikçe kamçılanmaktadır.
İsraf kamu sektöründe yapıldığında aşırı kadrolaşma sonucu bir nevi gizli işsizlik ortaya çıkmakta,bir kişinin işini iki kişi yapar hale gelmektedir.Ülke kaynakları istihdam edilen belirli sınıflara gitmekte diğer kesim bundan yararlanamamaktadır.
Müslüman insan ne müsrif ne de cimri insandır.O daima itidal yolunu kendine ilke edinmektedir.Bir diğer ifadeyle iktisat prensibiyle yaşamaktadır.Müminin bu yönünü anlatan bir ayette Allah şöyle buyurmaktadır:”Yakınlara yoksula,yolcuya hakkını ver.Gereksiz yere saçıp savurma.Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar.Şeytan ise Rabb’ine karşı çıkmış, nankördür.”[2]
Sevgili kardeşlerim !
            Mümin geçirdiği vakitleri,kazandığı serveti,elindeki herşeyi dengeli harcayacaktır.Hz.Peygamber,”Kıyamet gününde insan,ömrünü nerede nasıl geçirdiğinden,rızkını nerede nasıl kazanıp harcadığından sorulacaktır.”[3] buyurarak bu konunun önemini belirtmişlerdir.Diğer taraftan dinin koruduğu değerler arasında,malın korunması da vardır.”Kişinin nefsi gibi serveti de mukaddestir.”Onu rastgele alanlarda harcamayacaktır.Kendinden sonraki nesillerin,kendi servetin de hakları olduğunu düşünerek daha iktisatlı olacaktır.Bu genel ilke,insanın çevreyle olan ilişkilerinde hemen hemen her alanda geçerliliğini korumaktadır.
            İsrafı önleyici en önemli etken inançtır.Ahirete inancı olmayan,hayatın sadece dünyadan ibaret olduğuna inanan insan çılgınca harcama yapmaktadır.Kapitalist tüketim anlayışı,bunun en önemli göstergesidir.”Sürekli tüket,sürekli ihtiyaç oluşturur.”anlayışıyla ,insanları tüketim makinası,alış-veriş budalası haline getiren bu anlayış,çevrenin kirlenmesine,insanların robotlaşmasına vesile olan bir düşünce tarzıdır.Mümin insan ihtiyacı olanı alır ve harcar.Hayatın sürekliliğine inanarak,bu dünyada ulaşamadığı nice nimetlere cennette nail olacağını düşünerek manen huzur bulur.Kuran bu zihniyeti şöyle açıklamaktadır.”Nefsani arzulara,kadınlara,oğulllara yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe…ziraat ürünlerine düşkünlük insanlara çekici kılındı.Bunlar,dünya hayatının geçici menfaatlarıdır.Halbuki varılacak güzel yer Allah’ın katındadır.[4]
            İsrafa ve lükse düşkün olanlar Kuran’da şiddetle kınanarak,ilahi azapla tehdit edilmişlerdir.Kasas suresi 58.ayette şöyle buyurulur:”Biz israf içinde yaşantısını sürdüren nice milletleri yok ettik.”
            Mümin çok boyutlu düşünen hayatını bu anlayışıyla sürdüren insandır.İtidalle yaşayan ifrat ve tefritten uzak durandır.Onun ilham kaynağı Kuran’da şöyle açıklanmaktadır:”Rahmanın kulları,harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler.İkisi arasında orta bir yol tutarlar.”[5]
            Hayatımızı plan ve programla sürdürelim.Attığımız er adımı ,aldığımız ve verdiğimiz her soluğa yerli yerinde kullanalım.İsrafın yaratılış kanunlarına muhalefet olduğunu unutmayalım.Yemede,içmede,çalışmada,harcamada,her sahada ölçülü olmaya gayret edelim.Unutmayalımki, bu dünya zevklerin tatmin yeri değil,ahireti kazanmaya vesiledir.Kaldıki meşru ölçüler bizim mutlu olmamız için yeterlidir.

            Nemutlu ölçüyle yaşayıp,israftan uzak durabilenlere !
           

[1] Kuran,Araf,7/31
[2] Kuran,İsra,17/26-27
[3] Tirmizi,Kıyamet:1
[4] Kuran;Ali İmran,3/14
[5] Kuran;Furkan,25/67