Kasım 28, 2011

ANNE-BABA HAKKI

ANNE-BABA HAKKI

            Yaratılmışların içinde en şereflisi şüphesiz ki insandır.İnsanlar arasında Allah’ın katında en makbul olanlar müminler [1],müminlerin arasında hürmet ve merhamete en layık olanlar ise hasta ve ihtiyarlardır.Bunların başında akrabalarımız akrabalar içinde ise,insana en yakın ve sadık dost anne ve babalardır.
            Her şeye layık olduğu değeri veren dinimiz,varlığımızın sebebi olan ebeveynimize karşı gösterilmesi gereken saygı ve sevgiyi de her yönüyle ortaya koymuştur.İslam bu hususa son derece önem vermektedir.Çünkü toplumun temeli ailedir.Ailenin kurucuları ise anne ve babadır.Hiçbir fert kendisine anne ve babasından daha yakın daha şefkatli birini bulamaz.”Karşılıksız sevgi rekabetsiz sevinç,ancak anne ve babanın çocuklarına karşı duyduğu sevgidir.”
            İnsanları gösterdikleri fedakarlıklar oranında kahraman kabul ederiz.Halbuki şefkat ve sevgi kahramanların zirvesi,anne ve babada kurumsallaşmıştır.
            Anne,binbir türlü sıkıntılarla dünyaya getirdiği yavrusuna,gecesiyle gündüzüyle,hizmetkar olup onun emrine gönülden seferber olur.Yavrusunun istediklerini gönülden yapmaya çalıştığı gibi,istemediklerini de ondan uzaklaştırmaya çalışır.Baba bütün enerjisiyle kazanmaya çalıştığı birikimlerini çocuklarına cömertce harcar.Gençlik enerjisi,güzelim zmanların en verimli anları hep çocuklara ayrılır.
            İslam böylesine şefkat kahramanlarının bu mübarek mesailerini yerli yerince değerlendirerek anne-baba hakında şu tavsiyelerde bulunmuştur:”Rabbin yalnız kendisine tapmanızı ve ana-babaya iyilik etmeyi buyurmuştur.Eğer ikisnden biri veya her ikisi senin yanında iken ihtiyarlıyacak olursa,onlara karşı “Öf”bile demeyin,onları azarlamayasın ikisini de hep tatlı söz söyleyin.Onlara acıyarak alçak gönüllülük kanatlarını aç ve “Rabbim ! Küçüklüğümde nasıl beni ihtimamla yetiştirdilerse ona mükafat olarak sen de onlara merhamet buyur.”[2] deyin.
            Bu ilahi emirden de anlaşılacağı gibi,Allah;kendisinden sonra ebeveyni anarak,onlara iyilik yapmayı tavsiye etmektedir.Diğer yandan eğer onlar şayet yaşlanırlar ve kısmen çocuklaşırsa”[3] azarlamanın en hafif şekliyle de olsa sakınılma tavsiye olunmaktadır.Bunun da ötesinde çocuklukta çekilen zahmetlere karşılık onlara dua edilmesi öğütlenmekte ve Allah’ın merhametinin onlara lütfedilmesi için niyaz olunması söylenmektedir.
            Ebeveynin her istediğine mutlak uyulması gerekli midir ? Bunun cevabını açıklayan kutsal kitabımız Kuran;şöyle buyururlar:”Eğer anne-baba,seni hakkında bilgin olmayan birşeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa  onlara itaat etme .” Bütün taşkınlıklarına rağmen en son takınılması gereken tavır ise;şöyle açıklanmaktadır:”O durumda da kendileriyle iyi geçin,makul bir tarzda onlara sahip çık.”[4]
            Allah’ın buyrukları ebeveyne iyiliği emrettiği gibi [5],peygamberimizde onlara iyiliğin insanı cennete götüreceğine işaret ederek şöyle buyurmaktadırlar:”Sürünsün ! Sürünsün ! Yine sürünsün ! Sahabiler,”Kim ya rasulellah ?”demeleri üzerine “Anne-babasının veya onlardan birinin yaşlılığına yetişipte onlara itaatsizliği sebebiyle cennete giremeyenler.”[6]
            Sevgili müminler !
            Manevi değerleri yozlaşmış veya yok olmuş toplumlarda,yaşlılar toplumun üretken nüfusu üzerinde bir yük olrak telakki olunmaktadır.Bu toplumlarda yaşalanmış insanlar kaderlerine terk edilmekte,ilgi ve alaka gösterilmemektedir.Sadece bayramdan bayrama aranan,sair zamanlarda yaşlılık sendorumuyla yaşayan bu sınıftan bazı kimselerin zaman zaman hayatlarına son verdikleri de görülmektedir.Yaşlılar yurdunda şefkat ve merhamete hasret olan bu insanların göz yaşları ve sitemleri içleracısı tabloları oluşturmaktadır.Her ferdin ve her sınıfın ahlarını dindiren islamın güzel öğütlerinde ise,bu konuda şöyle buyurulmaktadır:”İçinizdeki beli bükülmüş ihtiyarlar olmasaydı,üzerlerinize belalar yağardı.”[7]
            Bizim mümtaz misafirlerimiz olan büyüklerimiz,bize yük değil birer nimettirler.Onlara saygıda kusur etmemeliyiz.Çocuklaşan dimağları,hayattan kopmaları sonucu oluşan kabalıkları bizi çileden çıkarmamalıdır.Unutmamalıyız ki,her kışın bir baharı olduğu gibi,her gençliğin de bir ihtiyarlığı vardır.Ektiklerimizi biçeceğimizi unutmamalıyız.Büyüklerimize yapılan kötülükleri gören çocuklarımız,bize de gelecekte aynı şekilde davranacaklardır.Çocuklarımıza güzel örnek olmalıyız.Onlara fiili hizmetlerimizle,büyüye saygı duymanın erdemliğini göstermeliyiz.Sevgide ve saygıda büyüklerimize cömertce davranmalıyız.Sadece maddi ihtiyaclarıyla değil,onlara sosyal yönleriyle ve gönülden birer hizmetkar olduğumuzu göstermeliyiz.
           
            Nemutlu varlığımızın sebepleri olan anna-babalara layık olabilenlere.Nemutlu onların hayır dualarını kazanabilenlere !


[1] Kuran;Hucurat,49/13
[2] Kuran;İsra,17/24-25
[3] Kuran;Yasin,36/68
[4] Kuran;Lokman,31/15
[5] Kuran;Lokman,31/14
[6] Buhari;Edep:6,İman:16
[7] Tac;5:4