Kasım 28, 2011

GENÇLİK VE ÖNEMİ

GENÇLİK VE ÖNEMİ

            Dünyada var olan her eşyada bir yenilenme vardır.Her gün milyonlarca hücreler ölürken,milyonlarca hücrede var olmaktadır.Varlığın bir parçası olan insanlar da bundan nasiplenmektedir.Başka bir ifadeyle insanın hayatı çocukluktan gençliğe,gençlikten olgunluğa sonra da yaşlılığa doğru devam etmektedir.
            Ülkelerin geleceğini gençler şekillendirmekte,gençliğin özlemleri ülke kamuoyunu etkileyebilmektedir.Nüfus dilimlerinde en güçlü baskı grubu,gençlerden oluşmaktadır.Bu yüzdendir ki,ülkelerini mamur hale getiren,devletlerine yön veren büyük devlet adamları,gençlerine hitabeler yazmakta onlara vasiyetler bırakmaktadırlar.
            Sevgili peygamberimize iman edenlerin büyük bir çoğunluğu gençlerdir.İslamın dünyaya yayılmasında en cevval ve fedakar kahramanlar yine gençlerdir.Milletlerin,tarihinde kilometre taşı olanlar,genç devlet adamlarıdır.Sultan Fatih’in yeni bir çağ açtığında yaşının yirmi bir olması bunun en güzel isbatıdır.                                                                                                İnsan hayatının en önemli safhasını anlamak,zaaf ve güçlü yanlarıyla değerlendirmek,hayat merdivenlerinde yükselen herkese bir görevdir.İnsan ömrünün baharını kışa döndürmemek,hem dünyada, hem kabirde ,hem ahirette onun tatlı meyvelerini yiyebilmek,her insan için en büyük mutluluk kaynağıdır.Gençliği gayrimeşru alanda kullanmamak ise hem şahsı,hem toplumu hem de insanlığı felakete sürüklemektedir.
            İnsan ömrünün en enerjik çağı olan gençlikte duygular hep galip gelmiştir.Bunun sonucu,azıcık peşin zevkler uğruna,gelecekte büyük kazançlar heba edilir.Genç imanla terbiye edilmediği takdirde duygularını sefahete harcamakta asla tereddüt etmeyecektir.Böylece vehimlerle bunalan zihinler hastahanelere,kızgınlıkla çığırından çıkan iradeler hapishanelere,terbiye edilemeyen duygularla,meyhanelere düşmek mukadder olacaktır.
            Dünya ve ahiret hayatının kazanılabilecek en önemli safhası olan gençliği,ahlak dışı uygulamalarla zehire ve azaba çevirmek insanın kendi kendine yapabileceği en büyük kötülüktür.Helal dairedeki zevklerle yetinilmeyip,tertemiz fıtratı günahlarla kirletmek aynı zamanda büyük bir nankörlüktür.
            Sevgili kardeşlerim !
            Gençliğin önemi herkesce malumdur.Bu toprakları kanlarıyla sulamış ve milletine armağan etmiş dedelerimiz,ne yazıkki, günümüz gençliğinden muzdariptir.Türk gençliği kendi özyurdunda yabancılaşmaktadır.Böylece bu ülkenin geleceğinin teminatı olan gençlik,büyüklerine asi,vatan ve milletini düşünmeyen, insanlığa hizmet aşkı taşımayan,faydacı düşünceye sahip,günübirlik zevkleri peşinde koşan bir varlık haline getirilmiştir.Oysaki bizim büyüklerimiz, “Gözümde ne cennet sevdası var ne cehennem korkusu (cemiyetin) türk milletinin imanı namına bir ben değil binlerce türk genci feda olsun.Kuran’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem,orası bana zindan olur. Milletimin imanını selamette görürsem,cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.”diyerek insani duygularını dile getiriyorlardı.
            Yine bizim gençliğimiz ılayı kelimatullahı bütün dünyaya yaymak uğruna,dokuzuncu asırdan günümüze kadar mücadele ettiler.Zalimin önünde susmadılar.Mazlumun hakkını savundular.Kendini millet ve gençliğine adamış Mehmet Akif türk gençliğine seslenerek şöyle demektedir:
                       
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.
                        Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
                        Sen şehid oğlu şehitsin,incitme yazıktır atanı.
                        Verme dünyaları alsanda bu cennet vatanı.”

            Gençliğimizi imanla yönlendirmek ve milli hasletlerle bezemekten başka bir çaremiz yoktur.Zamanla sönen bir güle benzeyen, gençlik hakkında peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:”İhtiyarlık gelmeden önce,gençliğinizin kıymetini biliniz.”[1] Çağlar öncesinde ruhunu kirlerden arındırıp manevi güzelliklerle süsleyen gençler hakkında ise şöyle buyurmaktadır:”Gençlerinizin en hayırlısı odur ki,ihtiyarlar gibi ölümü düşünüp gaflete kapılmaz.Gençlik duygularının esiri olmaz.”[2]
            Sevgili dostlarım !
            Türk gençliğine tarih şuuru verilip milleti tanıtılmalıdır.Bu vatanın gençleri için ideal insan,avrupanın kokuşmuş,dejenere olmuş,yıldızları değildir. Müslüman türk gençliği,mukaddesatına bağlı,ülke ve bayrağına,büyüklerine saygılı ,küçüklerine sevgiyle davranan,milli değerleriyle övünen, gençlik olmalıdır.Milletini çağdaş medeniyetin zirvesine ulaştırmak için,gecesiyle gündüzüyle çalışan,bir gençlik olmalıdır.Zamanını güzel değerlendirip geleceğe hazırlanan,ataletle değil cesaretle yaşayan bir gençlik olmalıdır.

            Ne mutlu gençliğini gafletle değil,şuurla planlı geçinebilenlere !


[1] Keşfü’l-Hafa,1/148
[2] Kenzü’l-Ümmal,15/776