Kasım 28, 2011

DÜNYA BİR İMTİHANDIR

DÜNYA BİR İMTİHANDIR

Muhterem müminler !
            Yeryüzünün halifesi varlıkların en mütekamili,Allah’ın kendisine muhatap olarak kabul ettiği insan,bu dünyada belirli şeylerle imtihan olacaktır. Allah’ın insanın tasarrufuna verdiği bütün dünya metaları,imtihanda faydalanacağımız malzemelerdir.Mal-mülk,çoluk-çocuk,varlık-yokluk,sıkıntı-sevinç,zulüm-hürriyet hep bir imtihan vesilesidir.Bu konuları açık ve net izah eden Allah şöyle buyuruyor:”Biliniz ki,mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir.Büyük mükafat Allah’ın katındadır.”[1] Bu ayetle,imtihanın konusu çocuklar ve servet olarak sınırlanırken,başka bir ayette daha kapsamlı izah görülmekte ve tekitle şöyle buyurulmaktadır:”Andolsun ki,sizi biraz korku,açlık, mallardan,canlardan,ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz.(Ey peygamber) sabredenleri müjdele.”[2]
            Bulunduğumuz her konumda üzerimize zimmetlenen eşyalardan sorumlu olduğunuz gibi,Allah’ın bize ihsan ettiği,el,ayak,göz,kulak insana lütfedilen akıldan da sorumluyuz.Böyle olunca insan,her istediğini yapmakta serbest değildir.Yaratıcı’sının ve mülk sahibinin emirlerine uyup,yasaklarından sakınmalıdır.Her istediğini istediği zaman yapabilen varlıkların organlarından, bizim organlarımızın üstün olması ve akıl nimetinin bizlere verilişi gösteriyor ki, insan diğer varlıkların seviyesine düşmeden yeryüzünün halifesi sıfatını koruması gerekmektedir.
            İnsanın bu dünyada yaratılış sebebi,kulluk imtihanını,başarıyla sonuçlandırmasıdır.Bunun yolu da Allah’ın rızasını her fiilinde ana esas olarak kabulden geçmektir.Dünyada insana verilen bütün rızıklar ise- ancak birer avunma ve öğünme vesilesi olmakla beraber-şükürle güzelleşmektedir.Dünya hayatı ve onun süsleri Kuran’da şöyle açıklanıyor:”Biliniz ki,dünya hayatı ancak bir oyun,eğlence,bir süs,aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlat sahibi olma isteğinden ibarettir.Tıpkı bir yağmur gibidir ki,bitirdiği ziraatcıların hoşuna gider.Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün,sonrada çer çöp olur.”[3] Bu ayetten de anlaşılacağı gibi,dünya nimetleri Allah’ın rızası doğrultusunda değerlendirilmediğinde,fani olmakta, hiç bir mana ifade etmemekte geçici bir süre eğlence vesilesi olarak tanımlanmaktadır.
            Ufuklar ötesi dünyalara namzet olan insanın geçici ve fani nesnelerle uğraşması yaratılışının tersi bir durumdur.Bir askerin kendisine verilen silahı,alanı dışında kullanması nekadar yanlış ve cezai müeyyidelerle cezalandırılıyorsa,aynı şekilde de insanın organlarını amacı dışında kullanması büyük bir yanlışlıktır.
            Herşey dengelerle ve inceliklerle yaratıldığına göre insanda,kurallara uymak zorundadır.Allah insanın sorumsuz olmadığını ve başıboş yaratılmadığını  şöyle ifade    buyurur:”İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanmaktadır.”[4]
            Bütün nimetlere şükür,musibetlere karşı sabırla karşılık vermesi gereken mümin,herşeyi yerli yerinde kullanmak zorundadır.Allah’ın rızası doğrultusunda yapılan herşey şükür,Allah’dan uzaklaşan ve uzaklaştıran her fiil de bir nankörlüktür.Bu tehlikeye işaret eden bir ayette şöyle buyurulur:”Ey iman edenler ! Ne mallarınız,ne de evlatlarınız sizi Allah’ın zikrinden  alıkoymasın.Kim bunu yaparsa zarara uğrayanların ta kendisi olur.”[5] Bu ayete göre,dünyanın sair lezzet ve zevkleri ötesinde,servet  ve çocuklar gibi ciddi ve zaruri meşguliyetler dahi insanı Allah’tan,O’nu anmaktan ve O’nun için çalışmaktan alıkoymamalıdır.”Biraz daha kazanayım,meşguliyetim çok fazla,zamanım hiç yok,ibadetlerle meşgul olamıyorum.”gibi yorumlar oldukça tehlikeli ifadeler olmalarının yanında,insanın manen yok olmasına da sebep olabilir.Bu konuda islam tarihinde Sale’be olayı oldukça manidandır.Fakru zaruret içinde kıvranan Salebe,Hz.Peygamber’e kendisine zengin olması için dua etmesini talep eder.Resulullah:”Şükrünü eda edebildiğin az mal,güç yetiremeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır.Sale’be sana yazık olmasından korkarım der.”Zengin olmayı çok arzulayan bu zata peygamberimiz dua eder.Sonra hayvanları çoğalır.Zamanla beş vakit namaza gelemediği gibi,cumaları da kaçırmaya başlar.Zekat ayetinin nazil olmasıyla beraber,Resulullah’ın memurları yanına gidip zekat istediklerinde,”Bu istediğiniz haraçtır.”diyerek onları geri çevirir.Durumu öğrenen Hz.peygamber oldukça üzülür.Bunun üzerine şu ayetler nazil olur:”Onlardan kimi de Allah’a şöyle kesin söz vermişti:Eğer Allah bize lutuf ve kereminden ihsan ederse,muhakkak zekatını vereceğiz.Nezaman ki,Allah kereminden istedikleri verdi;onlar cimrilik edip yüz çevirdiler.”[6] Bu ayetlerin nazil olmasıyla beraber zekatını vermek isteyen Salebe’nin bu talebi peygamberimiz ve daha sonraki halifeler tarafından reddedildi.[7]
            Sevgili kardeşlerim !
            Misafir olduğumuz dünyada,fani olan varlığımızı Allah’ın rızası doğrultusunda değerlendirerek ebedileştirelim.Hergün sonsuz aleme göçenler gibi,biz de göçeceğiz.Fani dünyada ebedi kalacakmış gibi gafil yaşamayalım.

            Ne mutlu dünya ve ahiretini unutmayanlara !


[1] Kuran;Enfal,8/28
[2] Kuran;Bakara,2/155
[3] Kuran;Hadid,57/20
[4] Kuran;Kıyame,75/35
[5] Kuran;Münafikun,63/9
[6] Kuran;Tövbe,9/75-76
[7] Üsdü’l-Gabe,1/237