DİN KARDEŞLİĞİ
Değerli müminler !
Kuran ayetleri ve Hz peygamberin hadislerinde,İslam dinine inanaların,hangi ırkdan olursa olsunlar kardeş oldukları buyururlar.Bu kardeşlik kan kardeşliğinden daha yüce olup,insanları biribirine kenetleyen,dayanışmalarını sağlayan,manevi,sosyal bir unsurdur.Bu kardeşlik,sevgi,saygı, hoşgörü,dayanışma,yardımlaşma,kin ve düşmanlıktan uzak kalma gibi hususları da beraberinde getirir.Bu kardeşlik,inananları yek vucut haline getirip,adeta ayrı bedende yaşayan tek ruhlu varlıklar haline getirir.
Şüphesiz ki islam inananları kardeş ilan etmekte bazı hukuki ve sosyal prensipleri de beraberinde getirmiştir.Kuran-ı Kerim’de müminlerin kardeş olduğunu ilan eden ayetten hemen önce de şöyle buyurulur:”Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin.Şayet biri ötekine saldırırsa,Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın.Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin.Her işte adaletli davranın.Şüphesiz ki Allah,adaletle davrananları sever.”[1] Bu ayetle müminlere saldıranları durdurmanın islam toplumunun görevi olarak sayılmakta,aralarını barıştırmak gereği emrolunmaktadır.Diğer taraftan müminlerin aralarını bozmaya çalışanlar olabileceği gerçeği gözönünde bulundurularak şöyle ikaz olunmaktadır:”Ey iman edenler ! Eğer bir fasık size bir haber getirirse,onun doğruluğunu araştırın.Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük ederseniz de,sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”[2]
Sevgili müminler !
Bir müminin diğer mümin üzerinde muhtelif hakları vardır.Kişi bu haklara riayet ettiği müddetce Allah katında makbul bir kul olur.İslam kardeşliğinde dargınlığın,kıskançlığın,kırgınlığın,kin ve düşmanlığın yeri yoktur. Çünkü et kemiksiz olmadığı gibi insanlarda kusursuz olmayabilir.Bir bahçede güller çoğunlukta olduğu gibi,köklerinde gübreler olabilir.Gübrelere değil güllere bakıp bahçe hakkında fikir yürütmek daha güzel olsa gerekir.Müminlerin de hataları,eksiklikleri,olumsuz yönleri olabilir.Bu durum,onlar hakkında kötü düşünmeye bizi sevketmemelidir.Müslümanların bu yönleri anlatılırken şöyle buyurulur:”Onlar kendi aralarında merhametlidirler.”[3],”Onlar bollukta darlıkta Allah için harcarlar.Öfkelerini yutarlar.İnsanları affederler.Allah’da böyle güzel davranışta bulunanları sever…Bir de onlar işledikleri kötülüklerde bile bile israr etmezler.”[4] Bu ayetlerde merhamet ve müsamaha övülürken,kin ve düşmanlık yerilmektedir.Hazreti peygamber (a.s)’de dargın duran kimseleri ikaz ederek şöyle buyururlar:”Pazartesi ve Perşembe günleri cennet kapıları açılır.Allah din kardeşleriyle arasında düşmanlık bulunan kimseler dışında,Allah’a ortak koşmayan herkesin günahını affeder.Aralarında kin ve düşmanlık bulunan iki kişi hakkında da “Bu ikisi barışıncaya kadar affedilmelerini geciktirin”[5]denilir.
Sevgili kardeşlerim !
Bozulmuş manevi dinamikleri zayıflamış günümüz toplumlarında bir çok kimseler haksız ithamlar altında kalmakta,kendilerine iftira isnad edilmekte,jurnallenmekte mevki ve makamlarından bu yolla düşürülmektedir.Bu durumda bize düşen görev “Bana ne” değil bu mağdur ve mazlum kişilere sahip çıkmaktır.Onların şeref ve haysiyetlerini koruyup onları savunmaktır.Müslümanların gerçek rehberi olan Hazreti peygamber şöyle buyurmaktadır:”Kim bir kardeşinin şerefini korursa,kıyamet gününde Allah’da onu ateşten korur.”[6] Diğer taraftan bu durum daha ileri bir merhaleye taşınıp Allah’ın yardımı mümine yardım şartına bağlanmaktadır.Mazluma yardım şöyle teşvik olunmaktadır:”Kendisine hürmetsizlik ve şerefine tecavüz olunan bir yerde müslümana yardım eden hiç bir kimse yoktur ki,Allah’ın yardımını istediği yerde Allah’da ona yardımda bulunmasın.”[7]
Müslüman toplumlarında kötülere yer verilmemeli,onların düzeltilmesine çalışılmalıdır.Diğer yandan bütün çabalara rağmen düzeltilemiyorsa toplumun bireyleri kendi kendilerinin sigortası olmalı ve kötünün icraatına dur denilmelidir.Böylece adi suçlar asgariye inip, güven insanlar arasında kurulabilmelidir.Konuyla ilgili ilahi emir ne güzeldir.”Ve onlar ki kendi hakkında tecavüzü defederler.”[8]
Sevgil müminler !
Hem dünyamızı hem de ahiretimizi kazanacağımız dünyada enerjilerimizi luzumsuz işlerde kullanmamalıyız.Sürekli üreten yaraları saran,kusurları örten olmalıyız.Yardımlaşma,güzelliklerde rekabet etmeliyiz.Biribirimizin tamamlayıcısı olduğumuzu gözönünde bulundurup,kardeşlerimizi koruma ana ilkemiz olmalıdır.Yunus’un güzel uslubuyla;”Yaratılanı sev yaratandan ötürü” bizim de ana ilkemiz olmalıdır.
Nemutlu herkesi kardeş bilip,kardeşane yaşayabilenlere !
