Kasım 28, 2011

BARIŞ

BARIŞ

            Değerli müminler !
            Yaratılışı gereği sosyal bir varlık olan insan,zaman zaman hem cinsleriyle kavga edebilmekte,aralarında ihtilaflar olmakta,birbirleriyle bunun sonucu olarak acı olayları yaşayabilmektedir.Kavgasız bir hayat tarzı,Hz Adem’den bu güne olmadığı gibi,gelecekte de olmayacaktır.İnsanlık,oluşabilecek olumsuzlukları asgariye indirmek gayesiyle çaba sarfetmektedir.Bu gayeyle uzlaşma kuruluşları çalışmakta,gönüllü kurumlar çaba sarfetmektedir.
            Dünyada Harut ve Marut kardeşlerin cinayetiyle başlayan insanların canına kıyma vahşeti,günümüzde de malesef ciddiyetini korumaktadır.İnsanlığın var oluşundan bu yana vukubulan 15000 savaşta dört milyar insan ölmüştür.Günümüzde de  dünyada insanlar hala birbirlerini öldürmeye devam etmekte,hergün silahla, çeşitli darp aletleriyle,trafik ve iş kazalarıyla binlerce insan öldürülmekte,insanlar yine kendi elleriyle kendilerini yok etmektedirler.Bir tarafta insanlar açlıktan,ilaçsızlıktan ölürken,diğer yandan silah tüccarları insanları yok etmek için,ölüm makinaları satıp para kazanmanın yollarını aramaktadırlar.Bütün bu gerçekler bilinmesine rağmen,dünyada hala silahlanma yarışı devam etmekte,canilerin kan akıtma hobisi bütün güçleriyle sürmektedir.
            İnsanı insan yapan iman duygusudur.İmanla insanların insanlığı zirveleşmekte,imanla sevgi ve şefkat duyguları çoşup taşmakta, imanla insanın kötü duyguları etkisiz hale gelebilmektedir.İman duygusunu insanlardan aldığınızda karşınıza akıllı canavarlar çıkmaktadır.Kuran’ın eşsiz uslubuyla bu türdeki insanların “…Kalpleri vardır,onlarla kavramazlar.Gözleri vardır görmezler.Kulakları vardır onlarla işitmezler.İşte onlar hayvanlar gibidirler.Hatta daha da şaşkındırlar.”[1] Çünkü vahşi hayvanların aklı yokken,cani insanlar akıllarıyla vahşetlerini sürdürmektedirler.
            İnsanı yaratan ve yaratıklarına karşı sevgiyle yaklaşan Allah Kuran’da bu caniliklere karşı şöyle buyurmaktadır:”Kim bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın haksız yere-bir insana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur.Her kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.”[2] Bu ayetle insanalrı ve onun hayatını kurtarmanın ne büyük fazilet olduğu böylece açıklandıktan sonra insanı haksız yere öldürmenin cezası da şu şekilde belirtilmektedir:”Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde sonsuza kadar kalacağı cehennemdir.Allah ona gazap etmiş,onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”[3] Hz peygamber (a.s)’da veda hutbesinde ilk olarak “Sakın benden sonra,eski sapıklıklara dönüpte birbirinizin boynunu vurmayınız.”[4] buyurarak adam öldürmenin ne büyük bir felaket olduğuna işaret etmiştir.
            İnsanalar kendi aralarında barışı oluşturmak için yılın belirli günlerinde barış günü oluşturmakta ve bu vesileyle huzurlu bir hayatın özlemini çekmektedirler.Müslümanlar Kuran’ın şu güzel emrini hayatlarının her safhasında kendilerine ilke edinmelidirler.Alllah konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:”Sulh(barış)daima en hayırlı olandır.”[5] Bu ilahi kanun gereğince hukukcular da “Barış hükümlerin efendisidir.”görüşünü savunmaktadır.
            Sevgili müminler !
            Hz peygamber (a.s),Kuran’ın yukardaki emirleri doğrultusunda insanların çekişmesini,kavga etmesini,enerjilerinin bu yolla boşa gitmesini engelleyici hadislerinde, şöyle buyurmaktadır:”Her insanın malı,canı,namusu masumdur.Kan davaları,kaldırılmıştır.Kaldırdığım ilk kan davası amcamın torunu Rabia’nın kan davasıdır.”[6] Diğer yandan insanların birbirlerinin kardeşi olduğu belirtilip sevilip sevmeleri öğütlenmekte ve şöyle buyurulmaktadır:”Vallahi birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız.İman etmedikçe de cennete giremezsiniz.”[7]
            Tarih boyunca müslümanların kendi aralarında huzurlu yaşamalarının ve barışı her sahada yaygınlaştırmalarının temelinde yukarda zikrolunan nasslar temel unsurdur.Günümüzde de yine peygamberimizin şu hadisi,bizim her meselede ölçümüz olmalıdır.O yüce peygamber buyuruyorlar ki:”Müslüman eliyle diliyle başkalarının kendinden emin olduğu insandır.”[8] Böylece insanın bütün fiilleri hakkaniyet içinde olmakta,her türlü ahlaksızlığa asla tevessül edilmemektedir.Bu vesileyle dünyada misafir olan insan dövülsede dövmemekte,sövülsede sövmemekte,incinsede incinmemekte,vurulsada vurmamaktadır.Daha da ötesinde,Hz Ebu Bekir (r.a)’ın “Ya Rab ! Vucudumu o kadar büyüt ki, cehhennem de kimseye yer kalmasın.” Diyecek kadar fedakar olabilmektedir.Sözlerimi çekişmeyi önleyen bir ayetle bitiriyorum:”Allah’a ve Rasulüne itaat edin.Birbirinizle çekişmeyin.Sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.”[9]

            Nemutlu barışı kendilerine ilke edinebilenlere !    


[1] Kuran,Araf suresi,7/179
[2] Kuran,Maide,5/32
[3] Kuran,Nisa,4/93
[4] Müsned,5/30
[5] Kuran,Nisa,4/128
[6] Müsned,Nisa,4/128
[7] Buhari,İman:16
[8] Buhari,Silm:21
[9] Kuran,Enfal.8/46