Aralık 06, 2012

FAİZ


FAİZ

Muhterem Müminler!
Tarih boyunca,insanların geçirdiği ekonomik gelişmenin her safhasında bir değişim aracı olan para,hep olagelmiştir.Para ilk dönemlerde belirli metallerle (özellikle altınla) basılıp kullanılırken,zamanla sermayenin gelişip büyümesiyle banknotlar oluşmuş ve günümüzdeki haliyle kağıttan da basılıp kullanılır hale gelmiştir.Son yıllarda oluşan baş döndürücü ekonomik gelişmelerle, kredi kartları, olmayanı harcama durumunu doğurmuş ve insanlar değişim aracı olarak artık kredi karlarını da kullanır hale gelmişlerdir.
İlk çağlardan beri para kullanımından doğan zorlukları bertaraf edebilmek gayesiyle paraya fazlalık verilmiş ve buna da faiz denilmiştir.Faiz bir başka ifadeyle,borç verilen veya kullanılan paranın fazla olarak ödenilmesidir.Bu durum zamanla olabildiği gibi (aylık,yıllık v.s.),mallar arasında da olabilmektedir.
İslam her türlü servetin atıl bırakılmamasını,üretimden alıkonulmamasını isteyerek faiz ortamının doğmasını engellemektedir.Her şeyden önce yardımlaşmaya ve dayanışmaya dayalı bir toplum oluşturmak isteyen islamın,faiz gibi bir yönüyle insanın yardımsever duygularını körelten,bir yönüyle de ihtirası körükleyen bir durumu kabul etmesi düşünülmez.1
Sevgili Müminler!
Dinimizin yasakladığı faizi şöylece incelemek mümkündür:
Riban-nesie:Ödünç olarak verilen paranın belirli bir zaman sonra fazla olarak geri alınma işlemidir ki,ayetler de Yüce Allah şöyle buyurur: “Faiz yiyenler, kendilerini şeytan çarpmış birer mecnundan başka bir halde dirilmezler.Bu hal onların “Alım-satım tıpkı faiz gibidir” demeleri yüzündendir.Halbuki Allah,alım-satımı helal,faizi haram kılmıştır.Bundan sonra kime Rabb’inden öğüt gelir,de faizden vazgeçerse geçmişte olan kendisinidir ve artık onun işi Allah’a kalmıştır.Kim tekrar faize dönerse,işte onlar cehennemliktir,orada devamlı kalırlar.”2
İslam öncesi Arap Yarımadası’nda faiz son derece yaygındı.Yoksul kişilerin faizsiz borç edinebilmeleri mümkün değildi.Zor durumda kalanlar,borç süresi sonunda,borçlarından başka bir fazlalıkta ödemek üzere borç alabiliyorlardı.Süresinde ödenmeyince faiz katlanıyordu.Böylece parayı veren servetine servet katarken,alanda çok zor durumda kalabiliyordu.Günümüzdeki ifadeyle birleşik faiz uygulaması,tarihten günümüze birçok müteşebbisin üretim ocaklarını söndürüyordu.Kuran-ı Kerim konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır:“Ey iman edenler!Katlanarak artan faizi yemeyiniz.”3
Değerli Kardeşlerim!
İslam servetin belirli insanların elinde bulunmasını değil, herkesin yararına sunulmasını öğütler.Bu gayeyle fakirlere sadaka,zekat ve değişik yollarla gelir transferi yapmayı emreder.Böylece piyasa geniş halk kesiminin paraya kavuşmasıyla canlanır.Paranın dönüşüm hızı çoğalıp insanlar daha da zenginleşebilir.Kuran-ı Kerim’de bu husus şöyle anlatılır:“İnsanların mallarında artış olması için ödediğiniz faiz Allah katında artmaz.Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekata gelince,kat kat artıranlar o zekatı verenlerin ta kendileridir.”4 Faiz,miktarı ödünç işleminin başında tespit edilmesi sebebiyle her halükarda,ister alan ister veren olsun taraftarlardan mutlaka birinin,önlenmesi mümkün olmayan bir haksızlığa uğramasına sebep olur.Bu yönüyle faiz iki tarafı da kesen bazen bir tarafa bazen öbür tarafa daha fazla zarar veren,fakat zararı hiçbir zaman ortadan kaldırılamayan bir bıçak gibidir.5
Öyleyse zorda kalana,hasta olana,ihtiyacı olana belirli ölçütleri göz önüne alarak yardım edelim.Üretim için ortaya çıkanlara ortak olarak tasarruflarımızı üretken hale getirelim.Paramızı asla atıl bırakmayalım.


1 Tabakoğlu,Ahmet,İslam ve Ekonomik Hayat s.68 1987 ist.
2 Bakara,2/275
3 Bakara,2/278
4 Rum,30/39
5Özsoy,İsmail;Faiz s.430,1994 İzmir .