YALANCI ŞAHİTLİK
Muhterem Müslümanlar!
Toplum hayatını
zedeleyen,insanlar arasında güveni yok eden,düşmanlıkları
körükleyen her türlü ahlak dışı faaliyet, dinimiz tarafından
yasaklanmıştır.Bu tür işler büyük günahlardan olup,insanlar
arasında var olan sevgi ve saygıyı tahrip etmektedir.
Dinimizin yasakladığı
büyük günahlardan biri de yalancı şahitliktir.Bir müminin
adaletin tecelli ettiği mahkemelerde haklıyı haksız,haksızı
haklı gösterecek böylesine bir ahlaksızlığı yapması
düşünülemez.Çünkü böylesine yalancı şahitlik Allah’a
şirkten sonra gelen büyük günahlardan birisidir.Yüce Allah
konuyla ilgili şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler!Adaleti
titizlikle ayakta tutan,kendiniz,ana-babanız ve akrabanız aleyhinde
de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun.(Haklarında
şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar,fakir olsunlar Allah onlara
(sizden) daha yakındır.Duygularınıza uyup adaletten
sapmayınız.(Şahitliği) eğip,büker (doğru şahitlik
yapmaz),yahut şahitlikten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.”1
Diğer taraftan sevgili Peygamberimiz (a.s) bir gün ashabına büyük
günahları anlatırken,bunların Allah’a şirk koşmak,haksız
yere insan öldürmek,ana-babaya asi olmak ve yalancı şahitlik
yapmak olduğunu söylemişlerdir.2
Peygamberimiz olayları anlatırlarken beden dilini de
kullanmışlardır.Buna yönelik olarak zaman zaman ayağa
kalkmış,bazen de hiddetlenip yüzleri kızarmış ve bunu ses
tonlarıyla dışarı vurmuşlardır.Yalancı şahitliği
anlatırlarken de,bunun ne büyük günah olduğunu anlatmak için
oturduğu yerden doğrulup dizleri üzerine yükselerek onu birkaç
kez tekrarlamış,kızgınlığından yüzleri kızarmış ve şöyle
buyurmuşlardır: “Şahitlik için çağrıldığı halde,bildiğini
gizleyerek şahitlikten kaçınan kimse,yalancı şahitlik yapmış
gibidir.”3
Değerli Müslümanlar!
Yalancı şahitlik
yapan her şeyden önce kendine zulmetmiş ve şahsiyetini
yaralamıştır.Çünkü birilerinin dünyası için kendi ahiretini
(ebedi mutluluk yurdunu) satarak cehennemi tercih etmiştir.Bunun
yanında, haklı çıkarmak için şahitlik yaptığı kimseye de
kötülük yapmıştır.Çünkü haksıza yardım etmiş,onu haklı
göstermiş,dolaylı gasp yaptırmış,aleyhine yalancı şahitlik
yaptığı masum kimseye de zulmetmiştir.Mahkemenin güvenilirliğini
zedelemiş,adaleti yanıltmıştır.Olayın vahametini anlatan
Sevgili Peygamberimiz (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “Ben de bir
insanım.Sizler,aranızdaki anlaşmazlıkları bana
getirmektesiniz.Olabilir ki,biriniz delilleri diğerinden daha iyi
sunar ben de ondan işittiğim şekilde hükmedebilirim.Böylece kime
kardeşinin hakkını vermişsem,ona ateşten bir parça vermiş
olurum.”4
Yalancı şahitler
hakkın tecellisine set çektikleri için toplumda itibar
edilmeyen,güvenilmeyen,önemsenmeyen kişilerdir.Söyledikleri en
doğru sözler bile şüpheyle karşılanır.İnsanlar inanmak
istemezler.Dünyada sefaletten ahirette cehennemden kurtulamazlar.
Böylesine ahlak dışı
bir işin keffareti yoktur.Yalnız tövbe etmekle de vebalden
kurtulmak mümkün değildir.Çünkü bu, bir kul hakkıdır.Mağdur
ettiği tarafın zararını telafi edip,özür dileyip,helallik
aldıktan sonra Allah’tan af ve mağfiret dileyebilir.Aksine
davranışların hiçbir manası ve hükmü yoktur.
Sözlerimi Yüce
Allah’ın buyruğuyla bitiriyorum: “…Adaletli davranın.Şüphesiz
ki Allah,adil davrananları sever.”5
1
Nisa,4/135
2
Buhari,”Şehadet”,10,Edep,6
3
Taberani,Mecmeuz,Zevaid,4/200
4
Buhari,”Şehadet”,27
5
Hucurat,49/9.