Aralık 09, 2012

KÖTÜLÜĞE İYİLİK YAPMA


KÖTÜLÜĞE İYİLİK YAPMA

Muhterem Müminler!
İslam insanlar arasında olabilecek bütün problemlere barış yoluyla çözüm bulan bir dindir.Onun güzel ikliminde her buluttan rahmet yağar.Acılar yok olup,gülücükler hayatta galip olur.Göz yaşları yok denecek kadar akar,tebessümler sağanak misali her zaman varlığını gösterir.
İslam ahlakının temel ilkelerinden biri de yapılan kötülüklere iyilikle karşılık vermektir.İnsanlar arasında zaman zaman kavgalar olmakta,canlar çok yanmaktadır.Oysaki af edebilme,öfkeyi yenip soğukkanlı olma,bütün bu olumsuzlukları giderecektir.Barış insanı olan müminin bu yönüne işaret buyuran Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Yine onlar Rablerinin rızasını dileyerek sabreden,namazı dosdoğru kılan,kendilerine verdiğimiz rızklardan aşikar harcayan ve kötülüğe iyilikle karşılık verenlerdir.”1
İnsanlık tarihine bakıldığında büyük savaşların başlangıçları hep öfkeyle başlamıştır.Kabaran intikam duyguları milyonların hayatına mal olmuştur.Çünkü öfke aklın devre dışı kaldığı geçici bir cinnet halidir.Nefisler bu durumlarda ön plana çıkmakta,akıl devre dışı kalmaktadır.Oysaki af edebilmeyi,insanlık bile bilse bütün sıkıntılar azalacaktır.Bu durumun güzelliğini ve ahiretteki mükafatını anlatan Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Rabbimizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun.Onlar ki … öfkelerini yutarlar ve insanları affederler.Allah da muhsinleri sever.”2 Bu ayete göre müslüman öfkeli durumlarında şu sıralamayı takip edecektir.Öncelikle öfkeyi yenecek,sonra affedecek,daha sonra da insanların gönüllerini kuşatma programı olan iyilikte bulunacaktır.
Müşriklerin bütün kötülüklerine maruz kalan Sevgi Peygamberi Hz.Muhammed (a.s) hayatı boyunca hep bu prensiplerle yaşamıştır.Düşmanlarına beddua etmesini söyleyenlere şöyle buyurmuştur: “Ben lanetçi olarak değil,alemlere rahmet olarak gönderildim.”3 Taiflilerin bütün eziyet ve sıkıntılarına rağmen üzülen kan revan içinde kalan Sevgili Peygamberimiz (a.s) şöyle buyurmuşlardı: “Allahım!Taiflilere hidayet nasip eyle.Onları bize gönder.”4
On üç yıllık Mekke döneminde müşriklerin bin bir türlü zulmüne maruz kalan Rasulullah (a.s) hicretten on yıl sonra yine Mekke’ye döner.Karşısında titreyen düşmanlarına şöyle seslenir: “Ben Hz.Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi, size bugün (vaktiyle yaptıklarınız sebebiyle) hiçbir başa kalkma ve ayıplama yoktur.Allah sizi affetsin.Şüphesiz o merhametlilerin en merhametlisidir.Haydi,gidiniz artık serbestsiniz.”5 Bu muhteşem af ve merhamet karşısında mekkelilerin kalplerinde var olan kin ve husumet duygusu eriyip, yerine sevgi,dostluk ve samimiyet gelmiştir.Gönülleri islama ısınan nice insan müslüman olup hidayete ermişlerdir.Bu güzel hasleti anlatan Yüce Allah şöyle buyurur: “İyilik ve kötülük bir değildir.Sen kötülüğü en güzel bir tarzda önlemeye çalış.O zaman (göreceksin ki;) seninle arasında düşmanlık olan kimse sanki candan,sıcak bir dost oluvermiş.”6
Değerli Kardeşlerim!
Kısacık hayatımızda bizim ruh dünyamızı donatan İslam ahlakının güzellikleriyle bezenelim.Şeytan ve nefsimizin kışkırtmalarına itibar etmeyelim.Kötü örnekler bizim için örnek değildir,onlara değer vermeyelim.Güzellikler dururken kötülükleri neden tercih edelim?Bahçedeki güller varken,gübrelere niçin bakalım?
Gönlünüz güzelliklerle dolsun!Kötülükler yok olsun!


1 Rad,13/22
2 Ali-İmran,3/133-134
3 Müslim,”Birr”,87
4 Tirmizi”,Merakıb”,73
5 İbn Hışam 14/32
6 Fussilet,41/34