KÖTÜLÜĞE İYİLİK
YAPMA
Muhterem Müminler!
İslam insanlar
arasında olabilecek bütün problemlere barış yoluyla çözüm
bulan bir dindir.Onun güzel ikliminde her buluttan rahmet
yağar.Acılar yok olup,gülücükler hayatta galip olur.Göz yaşları
yok denecek kadar akar,tebessümler sağanak misali her zaman
varlığını gösterir.
İslam ahlakının
temel ilkelerinden biri de yapılan kötülüklere iyilikle karşılık
vermektir.İnsanlar arasında zaman zaman kavgalar olmakta,canlar çok
yanmaktadır.Oysaki af edebilme,öfkeyi yenip soğukkanlı olma,bütün
bu olumsuzlukları giderecektir.Barış insanı olan müminin bu
yönüne işaret buyuran Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Yine
onlar Rablerinin rızasını dileyerek sabreden,namazı dosdoğru
kılan,kendilerine verdiğimiz rızklardan aşikar harcayan ve
kötülüğe iyilikle karşılık verenlerdir.”1
İnsanlık tarihine
bakıldığında büyük savaşların başlangıçları hep öfkeyle
başlamıştır.Kabaran intikam duyguları milyonların hayatına mal
olmuştur.Çünkü öfke aklın devre dışı kaldığı geçici bir
cinnet halidir.Nefisler bu durumlarda ön plana çıkmakta,akıl
devre dışı kalmaktadır.Oysaki af edebilmeyi,insanlık bile bilse
bütün sıkıntılar azalacaktır.Bu durumun güzelliğini ve
ahiretteki mükafatını anlatan Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Rabbimizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış
olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun.Onlar ki …
öfkelerini yutarlar ve insanları affederler.Allah da muhsinleri
sever.”2
Bu ayete göre müslüman öfkeli durumlarında şu sıralamayı
takip edecektir.Öncelikle öfkeyi yenecek,sonra affedecek,daha sonra
da insanların gönüllerini kuşatma programı olan iyilikte
bulunacaktır.
Müşriklerin bütün
kötülüklerine maruz kalan Sevgi Peygamberi Hz.Muhammed (a.s)
hayatı boyunca hep bu prensiplerle yaşamıştır.Düşmanlarına
beddua etmesini söyleyenlere şöyle buyurmuştur: “Ben lanetçi
olarak değil,alemlere rahmet olarak gönderildim.”3
Taiflilerin bütün eziyet ve sıkıntılarına rağmen üzülen kan
revan içinde kalan Sevgili Peygamberimiz (a.s) şöyle
buyurmuşlardı: “Allahım!Taiflilere hidayet nasip eyle.Onları
bize gönder.”4
On üç yıllık
Mekke döneminde müşriklerin bin bir türlü zulmüne maruz kalan
Rasulullah (a.s) hicretten on yıl sonra yine Mekke’ye
döner.Karşısında titreyen düşmanlarına şöyle seslenir: “Ben
Hz.Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi, size bugün (vaktiyle
yaptıklarınız sebebiyle) hiçbir başa kalkma ve ayıplama
yoktur.Allah sizi affetsin.Şüphesiz o merhametlilerin en
merhametlisidir.Haydi,gidiniz artık serbestsiniz.”5
Bu muhteşem af ve merhamet karşısında mekkelilerin kalplerinde
var olan kin ve husumet duygusu eriyip, yerine sevgi,dostluk ve
samimiyet gelmiştir.Gönülleri islama ısınan nice insan müslüman
olup hidayete ermişlerdir.Bu güzel hasleti anlatan Yüce Allah
şöyle buyurur: “İyilik ve kötülük bir değildir.Sen kötülüğü
en güzel bir tarzda önlemeye çalış.O zaman (göreceksin ki;)
seninle arasında düşmanlık olan kimse sanki candan,sıcak bir
dost oluvermiş.”6
Değerli Kardeşlerim!
Kısacık hayatımızda
bizim ruh dünyamızı donatan İslam ahlakının güzellikleriyle
bezenelim.Şeytan ve nefsimizin kışkırtmalarına itibar
etmeyelim.Kötü örnekler bizim için örnek değildir,onlara değer
vermeyelim.Güzellikler dururken kötülükleri neden tercih
edelim?Bahçedeki güller varken,gübrelere niçin bakalım?
Gönlünüz
güzelliklerle dolsun!Kötülükler yok olsun!
1
Rad,13/22
2
Ali-İmran,3/133-134
3
Müslim,”Birr”,87
4
Tirmizi”,Merakıb”,73
5
İbn Hışam 14/32
6
Fussilet,41/34